Atlar, sabah uyandığında aklına gelen ilk
düşünceydi.
Aklına gelmesi neden bu kadar uzun
sürmüştü? Endişeyle atına ne olduğunu düşündü. Ardından, çabuk gelen bir
rahatlamayla ölmedikleri kanısına vardı. Eğer atları baskın esnasında ölmüş
olsaydı, dün akşam yemeğinde arkadaşlarından birinin değil, atlarının etini
yiyor olurlardı. Bu durumda hepsinin kaçtığı sonucuna vardı. Acaba
Harapkale’nin yolunu bulabilecekler miydi? Luudman’ın yaşlı kısrağının yolu
hatırlıyor olacağından emindi. Harapkale’ye ulaştıkları zaman ise hiç değilse
kaledekiler Yedinci Takımın başlarının belada olduğunu anlayabilirlerdi.
En yakın dostu tarafından hediye edilmiş,
safkan bir Dalmar savaş atıydı Toz. On yıldır onunla birlikteydi. Vücudu koyu
kahverengi, bacakları siyah, güçlü, cesur, dayanıklı ve oldukça iri bir
kısraktı. Asabi bir yapısı olan savaş atına Vortix’ten başka ancak Kaenn, atı
ona hediye eden arkadaşı yaklaşabilirdi. Diğer bütün insanlara karşı o kadar
saldırgandı ki, ahırlarda seyisler arasında Toz’un bakımını kimin yapacağına
ilişkin çöp çekildiğini duymuştu. Bu yüzden Harapkale’ye gelince de atların
bakımından sorumlu seyis çıraklarından hiçbirini ata yaklaştırmayıp, her türlü
bakımını kendisi yapacağını söylemişti.
Vortix atına o kadar düşkündü ki, ülkesini
terk ederken onu geride bırakmayı aklının ucundan bile geçirememişti. Onunla
kurduğu duygusal bağ bir yana, Toz, ona Kaenn’in hediyesiydi.
Ülkesinden gelirken yanında getirdiği
ikinci bir hatıra da değerli kılıcıydı. Onu yaedlerin aldığından emindi. Öyle
güzel ve üstelik dünyanın en pahalı metali olan ejderpulundan yapılma bir
silahı karların arasında kaybolmaya bırakmazlardı. Silahın yaedlerin elinde
oyuncak olacak olması neredeyse canını yakıyordu. Dev vortixi yanına alırken
ciddi bir vicdan muhasebesi yapmıştı. Doğru olan şey, sadece kendi ailesinin
öğrenme ve kullanma izni olan yadigarı; ender bulunan bir Gahase Fra yapımı
nadir kılıcı, erkek kardeşine bırakmasıydı. Ama kılıcın ona yüklediği
sorumluluğu hâlâ hissediyordu ve bunu unutmamak için silaha ihtiyacı vardı.
Şimdi öldükten sonra vortixinin bir şekilde Laeld’e ulaşabilmesini isterdi, ama
pek öyle olacağa benzemiyordu. Buruk bir gülüşle babasının öfkeden deliye
döneceğini düşündü. Şimdiye kadar yeterince kızıp utanmadıysa bile vortixin yaedlerin
elinde olduğunu duyunca ne hale gelecekti kim bilir?
O sabah yürüyüşe başlamak için ayağa
kalktıklarında hafifçe başı döndü; açlık ve yorgunluk yeni yeni kendilerini
belli etmeye başlamışlardı. Üstelik diz boyu karlara bata çıka yürümek,
olduğundan daha yorucuydu. Rüzgâr önceki günden daha şiddetliydi. Bir süre
sonra Anaç, kötü bir şekilde öksürmeye başladı.
Vortix omzunun üzerinden hemen arkasında
yürüyen yapılı adama baktı. Anaç, içlerinde en irisiydi. Biraz da kilolu
sayılırdı. Bu kadar harika yemek yapabilen biri için az bir şey kilolu olmanın
anlaşılabilir olduğunu düşünürlerdi hep. İşin ilginç yanı ise Anaç, kendisi
yemektense, dostlarını yedirmekten daha çok hoşlanırdı. En tedariksiz
zamanlarında bile ellerinde olanlarla yaptığı yemekler annelerinin yemekleriyle
yarışabileceğinden Anaç ismini almıştı. Sevecen, ilgili ve sahiplenici havası
da bu isimle iyi uyum sağlamıştı. Şimdi de yaedlerin midesini doyuracağı
düşüncesi korkunçtu.
Vortix ani ve kuvvetli bir öfkeyle bu
düşünceye karşı çıktı. Umudunu kaybetmek, kaderini kabullenmek, pes etmek ona yakışmıyordu. Yemek falan
olmayacaklardı. Kaçmanın bir yolunu bulmalıydı. Yüzbaşı Luudman, Rovas’ın
önünde uysalca yürüyordu. Yakalandıklarından beri hiçbir şey yapmamıştı.
Yapabileceğinden değil ama, hiçbir şey denememişti bile. Zabu öldürülürken
kılını bile kıpırdatmamıştı. Ölümü bu kadar çabuk kabullenmiş olması Vortix’i
sinirlendirdi. Hayır, o ne yapıp edip silah arkadaşlarıyla birlikte kaçmaya
çalışacaktı!
Yürüyüş esnasında bunu yapmaları
imkânsızdı, çünkü bütün grubun tam ortasında yürüyorlardı. Mola verildiğinde
başlarında üç nöbetçi bırakılıyordu. Nöbetçilerin yemek yediği anı
kollayabileceğini düşündü. Birbirlerine yakın oturuyor ve konuşuyorlardı. Ama
esirleri yine grubun oldukça yakınında tutuyor olduklarından, yaedler uykuya
dalmadan kaçmaya çalışmaları çok zordu. Daha sonra bütün kamp alanını
gözlemeleri için, biri başlarında olmak üzere dört nöbetçi bırakılıyordu. Üç yaed,
kampın etrafında düzenli bir şekilde volta atarken, yalnızca biri başlarında
oturuyordu. En uygun zaman işte oydu.
Ama kollarındaki ve bacaklarındaki iplerden
kurtulamadan hiçbir şey yapamazlardı. Kalın bir halatla elleri bileklerinden
birbirilerine, kolları ise dirseklerinden gövdesine bağlanmıştı. Ellerini
gövdesinden ancak bir karış uzaklaştırabiliyordu. İşe önce bileklerindeki
ipleri gevşetmeye çalışarak başlayacaktı. Yol boyunca kendine bunu uğraş
edindi. Ne var ki ipler o kadar sıkı ve kat kat sarılmıştı ki, akşam olup da
kamp kurmak için durduklarında bileklerini kanatmaktan başka bir şey
yapamamıştı.
Kanayan bileklerini kara gömmek için
kendini yüz üstü karların üzerine attı. Rüzgar acımasızca uğuldayarak
kulaklarını ısırdı. Diğerleri de oldukları yerde çökmüşlerdi. Ama Anaç,
fazladan birkaç adım daha atıp Vortix’i geçti ve onun biraz ötesine yattı.
Hareketinin sebebini merak eden Vortix başını kaldırıp ona baktı. Anaç da onun
gibi bir şeyler mi çeviriyordu? Ama bitkin görünüşlü devin mavi gözleri boş bir
ifadeyle önüne bakıyordu. Geçen seferki gibi yine sırtını kuzeye verip yan
dönmüştü. Bir numara yoktu. Sonra Vortix rüzgarın uğultusunun ciddi ölçüde
azaldığını fark etti.
Başını yapabildiği kadar yukarı kaldırıp Anaç’a
doğru öfkeli bir ses çıkardı. Aptal herif, ne yapmaya çalışıyordu? Anaç ona
bakıp yalnızca yorgunca gülümsedi ve öksürdü. Aptal herif, o koca cüssesiyle
aklı sıra onlar için rüzgârı kesmeye çalışıyordu. Tam da onun düşünebileceği
bir şeydi! Anaç sonunda gözlerini kaçırana kadar Vortix öfkeyle ona bakmaya
devam etti ve üçüncü kez, aptal herif, diye düşündü içi burkularak.
O gece onlara yiyecek verilmedi. Su
ihtiyaçlarını yaedlerin de yaptığı gibi ağız dolusu kar alıp erittikten sonra
içerek giderdiler. Vortix elleri hâlâ görünmeyecek şekilde bedeninin altında
kalarak yan döndü ve uyku bastırana kadar ipleri gevşetmeye çalışmaya devam
etti. Uyumak için sırtüstü döndüğünde yine Kiejain’in parlak yıldızını görmek
zorunda kalmaktan nefret etti.Asil Harap Bölüm 3 - Erzak
Asil Harap Bölüm 5 - Bronz Kartal
Fedakarlık, bazen karşısında söyleyecek söz bulamadığımız yegane davranış biçimidir ve insanoğlunun belki de en az yaptığı şeydir. Hele ki bu fedakarlık sonunda dostlarının kurtulması için kendini ölüme sunmak anlamına geliyorsa...
YanıtlaSilBen bölümü bayılarak okudum; ama başlığın bölüme uygun olup olmadığı konusunda emin değilim. Benim düşünceme göre bölüm başlıkları bölümün genelini içerecek şekilde olmalı, seyirciyi o genele odaklamalıdır. Bunun aksini ben de zaman zaman yapsamda böyle bir düşüncem var. Atlara çok fazla odaklandım okurken, bölümün bir yerlerinde hep atlar ile ilgili bir şeyler olmasını bekledim; ama atlar çok hızlı gelip geçen bir geriye dönük düşünceden başka bir şey olmadılar. Eğer ki hikayenin ilerleyen bölümlerinde atların bir rolü olacaksa, atların diğer ekipler tarafından bulunması sonucu başlarına bir şey geldiği anlaşılıp bu da Yaed'lerin ellerinden kurtulmalarına olanak sağlayacaksa ya da bu gibi atlara çok fazla odaklanılacaksa başlık gerçekten iyi seçilmiş diyebilirim; ama aksi durumda çok da doğru bir isim seçimi olduğunu söyleyemem.
Bölüm yine mükemmel, anlatım yine şahaneydi. Her bölümü böyle sabırsızlıkla bekleyeceğim artık sanırım; çünkü bu işin nerelere gideceğini, sonunun nasıl biteceğini çok merak ediyorum. Vortex, Yaed yemi olsa bile sonunu görmem lazım. :)
Sevgili Gorath, güzel yorumun için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBölüm başlığı konusunda haklısın sanırım. Aslında atlar, özellikle de Vortix'in atı hikayenin genelinde önemli bir yere sahipler, ama yine de bu bölümün odağı değillerdi. O yüzden muhtemelen bölüm başlığını başka bir şey seçmem daha akıllıca olurdu, zira benim de pek içime sinmemişti. Son kez üzerinden geçerken bunu da yapmam gereken düzeltmelere ekleyebilirim.
Beklendiğini bilmek beni daha hızlı yazmaya teşvik ediyor. Devamı en kısa zamanda gelecek ;) Umarım hayal kırıklığına uğramazsın.